Από το αξεπέραστο Mosaic της Μαρίας Φαραντούρη, η συνεργασία της με τον Τούρκο Fuat Saka :
ΚΟΚΚΙΝΗ ΒΡΟΧΗ
Έσβησα τα φώτα πίσω μου η ζωή.
Έκλεισα την πόρτα κράτα το κλειδί,
το σκοτάδι ρώτα ποιος θα μετρηθεί,
ποιος θα πληγωθεί.
Βρες μου την αιτία για μια στάλα γη
τόσα χρόνια βία, κόκκινη βροχή
η απελπισία έγινε οργή
και στερνή θυσία, κρύψε το παιδί.
Μη ρωτάς ποιος φταίει είναι πια αργά,
το ποτάμι ρέει μέσα στην φωτιά.
Η μοίρα του μας καίει και μας κυβερνά
και μας πολεμά.
Το παλιό μας τραύμα δεν θα γιατρευτεί
κάνε μου ένα τάμα έχουμε χαθεί,
μόνο κάποιο θαύμα θα μας λυπηθεί.
Βρες μου την αιτία για μια στάλα γη
τόσα χρόνια βία, κόκκινη βροχή
η απελπισία έγινε οργή
και στερνή θυσία, σώσε το παιδί.
NESINI SÖYLEYİM
Nesini söyleyim canım efendim
Gayri düzen tutmaz telimiz bizim
Arzuhal eylesem deftere sığmaz
Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim
Sefil ireçberin yüzü soğuktur
Yıl perhizi tutmuş içi koğuktur
İneği davarı iki tavuktur
Bundan gayrı yoktur malımız bizim
Reçberin sanatı bir arpa tahıl
Havasın bulmazsa bitmiyor pahıl
Tecelli olmazsa neylesin akıl
Dördü bir okkalık dolumuz bizim
Benim bu gidişe aklım ermiyor
Fukara halini kimse sormuyor
Padişah sikkesi selam vermiyor
Kefensiz kalacak ölümüz bizim
Evlat da babanın sözün tutmuyor
Açım diye çift sürmeye gitmiyor
Uşaklar çoğaldı ekmek yetmiyor
Başımıza bela dölümüz bizim
Zenginin sözüne beli diyorlar
Fukara söylese deli diyorlar
Zemane şeyhine veli diyorlar
Gittikçe çoğalır delimiz bizim
Sekiz ay kışımız dört ay yazımız
Çalığından telef oldu bazımız
Kasım demeden buz tutuyor özümüz
Mayısta çözülür gönlümüz bizim
Tahsildar da çıkmış köyleri gezer
Elinde kamçısı fakiri ezer
Yorganı döşeği mezatta satar
Hasırdan serilir çulumuz bizim
Zenginin yediği baklava börek
Kahvaltıya ister keteli çörek
Fukaraya sordum size ne gerek
Düğülcek çorbası balımız bizim
Serdari halimiz böyle n'olacak
Kısa çöp uzundan hakkın alacak
Mamurlar yakılıp viran olacak
Akıbet dağılır ilimiz bizim
ΚΟΚΚΙΝΗ ΒΡΟΧΗ
Έσβησα τα φώτα πίσω μου η ζωή.
Έκλεισα την πόρτα κράτα το κλειδί,
το σκοτάδι ρώτα ποιος θα μετρηθεί,
ποιος θα πληγωθεί.
Βρες μου την αιτία για μια στάλα γη
τόσα χρόνια βία, κόκκινη βροχή
η απελπισία έγινε οργή
και στερνή θυσία, κρύψε το παιδί.
Μη ρωτάς ποιος φταίει είναι πια αργά,
το ποτάμι ρέει μέσα στην φωτιά.
Η μοίρα του μας καίει και μας κυβερνά
και μας πολεμά.
Το παλιό μας τραύμα δεν θα γιατρευτεί
κάνε μου ένα τάμα έχουμε χαθεί,
μόνο κάποιο θαύμα θα μας λυπηθεί.
Βρες μου την αιτία για μια στάλα γη
τόσα χρόνια βία, κόκκινη βροχή
η απελπισία έγινε οργή
και στερνή θυσία, σώσε το παιδί.
NESINI SÖYLEYİM
Nesini söyleyim canım efendim
Gayri düzen tutmaz telimiz bizim
Arzuhal eylesem deftere sığmaz
Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim
Sefil ireçberin yüzü soğuktur
Yıl perhizi tutmuş içi koğuktur
İneği davarı iki tavuktur
Bundan gayrı yoktur malımız bizim
Reçberin sanatı bir arpa tahıl
Havasın bulmazsa bitmiyor pahıl
Tecelli olmazsa neylesin akıl
Dördü bir okkalık dolumuz bizim
Benim bu gidişe aklım ermiyor
Fukara halini kimse sormuyor
Padişah sikkesi selam vermiyor
Kefensiz kalacak ölümüz bizim
Evlat da babanın sözün tutmuyor
Açım diye çift sürmeye gitmiyor
Uşaklar çoğaldı ekmek yetmiyor
Başımıza bela dölümüz bizim
Zenginin sözüne beli diyorlar
Fukara söylese deli diyorlar
Zemane şeyhine veli diyorlar
Gittikçe çoğalır delimiz bizim
Sekiz ay kışımız dört ay yazımız
Çalığından telef oldu bazımız
Kasım demeden buz tutuyor özümüz
Mayısta çözülür gönlümüz bizim
Tahsildar da çıkmış köyleri gezer
Elinde kamçısı fakiri ezer
Yorganı döşeği mezatta satar
Hasırdan serilir çulumuz bizim
Zenginin yediği baklava börek
Kahvaltıya ister keteli çörek
Fukaraya sordum size ne gerek
Düğülcek çorbası balımız bizim
Serdari halimiz böyle n'olacak
Kısa çöp uzundan hakkın alacak
Mamurlar yakılıp viran olacak
Akıbet dağılır ilimiz bizim
Δεν υπάρχουν σχόλια:
Δημοσίευση σχολίου